Bank Asya Mudileri İbraname Dayatmasına Karşı Ne Yapmalı?

Son zamanlarda Bank Asya mudilerine, paralarını iade etmek için imzalatılan ve tamamen hukuka aykırı ibraname ile ilgili çok sayıda mail aldık.

Bank Asya’ya hukuka aykırı olarak el konulmasından sonra, gene tamamen hukuka aykırı bir şekilde Gülen Hareketi’yle ilgili olduğu iddia edilen mudilerin paraları ödenmedi, haklarında soruşturma olanların hesapları üzerine mahkemelerce tedbir konulması, hukuksuz olmasına rağmen, hukuk işleyişi içerisinde bir yeri olduğundan, bir nebze makul karşılanabilir, ancak haklarında herhangi bir soruşturma olmayan, yahut takipsizlik veya beraat alan mudilerin paraları da yıllarca ödenmedi, hesapları üzerinde herhangi bir mahkeme tedbiri olmamasına rağmen, kanıksanmış hukuksuz idari uygulamaların çarpıcı bir örneği ortaya konularak, bu hesaplar üzerinde TMSF’nin tedbiri olduğu o nedenle bu paraların ödenmediği yazılı olarak mudilere bildirildi.  Oysa hem 5411 sayılı Bankacılık Kanununda, hem de TMSF Teşkilat Yönetmeliği’ne göre Fon kurulunun görevleri arasında hesapları bloke etme yetkisi ve görevi sayılmamıştır.  Bu hukuksuzluğu yakından takip ettik, bu uygulamaların hukuka aykırı olduğunu hem aşağıda linki bulunan makale ile dile getirdik, 

https://mulkiyetihlali.org/2020/07/08/tmsfdan-bank-asya-mudilerine-ibraname-dayatmasi/

hem de tarafımıza ulaşarak hukuki görüşümüzü soran onlarca mudiye yapılanın hukuksuz olduğunu ve hukuki yollara başvurmalarını söyledik.

Bir çok mudi tavsiyelerimiz neticesinde bu hukuksuzluğa karşı hukuki yollara başvurdular ve sonunda TMSF bu haksız uygulamaya son vererek bu hesaplar üzerindeki blokeleri kaldırdı, ancak şimdi de tamamen hukuka aykırı bir ibraname alarak, yaptıkları hukuksuzluklardan dolayı yargı yoluna gidilmesinin önüne geçmeye çalışmaktadır.

Hesapları üzerine bloke konularak 4 yıldır paralarını alamayan mudilerin çok büyük bir zararları mevcuttur. Türk Lirası hesabı olanlar, bu hukuka aykırı tedbirlerden ve blokelerden dolayı paralarını alamamış, paraları artan enflasyon nedeniyle neredeyse 4 katı değer kaybetmiştir. Ayrıca TMSF tarafından bu süre karşılığında bir faiz ödemesi de yapılmamaktadır. Döviz ve değerli maden cinsinden hesabı olanların paraları da 22.07.2016 tarihi itibariyle, yani bankanın faaliyetlerinin durdurulması tarihinden itibaren Türk Lirasına çevirilerek mudilere ödenmiştir ki dövizin TL karşısındaki değer arışı göz önünde bulundurulduğunda korkunç bir zararın olduğu tartışmasızdır.

Bu kadar zaman sonra bu blokelerin kaldırılmasına rağmen, ortaya çıkan zararı ödemeyen TMSF üstüne bu zararlar için yargı yoluna başvurulmasını engellemek için ibraname dayatmasına başvuruyor.

Sonuç olarak TL, döviz veya altın hesabı olan mudilerin, döviz ve altın kurundan, enflasyon artışından, paralarına 4 yıl boyunca herhangi bir faiz ödenmemesinden kaynaklanan büyük bir zararları mevcuttur.TMSF tarafından alınan ibranameye rağmen mudilerin bu zararlarını talep etme hakları vardır. Zira alınan ibranameler açıkça hukuka aykırıdır.

TMSF’ye karşı açılacak davalarda yargı yolu sorunu hep yaşanagelmiştir. Bu olayda da bu tartışma yaşanacaktır. Uyuşmazlık mahkemesinin bu konuda verdiği son karardan sonra, TMSF’nin kamu gücünü kullanarak, tek taraflı aldığı kararlara karşı davalar idari yargıda açılmaktadır.

Alınan ibranamelerin hukuk yargılaması açısından geçerli kabul edilmesi imkansızıdır.

Yerleşik Yargıtay içtihatlarında ‘’İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez’’ denilmektedir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi E. 2017/16451 K. 2018/1291 T. 24.1.2018)

Bu konuda 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesi gayet açıktır (aşırı yararlanma-gabin) Maddenin 2. fıkrasında ‘’Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” denilmektedir.

Mudilerin zararların ödenmesi için önce TMSF’ye idari başvuruda bulunmaları, akabinde de idari dava açmaları gerekmektedir.

Ancak mudilerin dikkat etmesi gereken husus, ibranamelerin verilmesi tarihinden itibaren, 60 gün içerisinde önce idareye başvurup daha sonra, red kararından veya zımni red kararından sonraki 60 gün içerisinde dava açmalarıdır , aksi halde bir dava açma hakkı düşecektir.

Av. Hayrettin Açıkgöz